‘ Kırık cam ‘ sendromununu eminim duymuşsunuzdur. 1969 yılında ABD’li psikolog Philip Zimbardo bir deneyden yola çıkılarak kırık camlar teorisini ’’Düzen içerisindeki kamusal alanda ortaya çıkan bir sorun hemen düzeltilmelidir çünkü bu düzenin sürdürülememesi, daha ciddi suçların ve vandalizm kavramının ortaya çıkmasına sebep olur. Yani ‘’bir mahallede bazı camları kırık bir bina varsa ve bu kırık camlar onarılmazsa, kimi insanlar tarafından binadaki diğer camların da kırılması kaçınılmazdır(‘’
Her 8 martta, 1857 yılında , 120 kadın işçinin, sisteme karşı grev sonrasında yanarak can verdiğini , bu tarihin milad olup , hak arayaşı mücadelesi kadınların eşit işe eşit ücret, günde sekiz saat çalışma ve doğum izni talepleriyle eşitlik mücadelesi zamanla kadın sorunlarına çözüm , kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin; dile getirildiği eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesi günü olarak anıldığını hep yazarız.
1857de yanarak can veren kadınlar kadının özgür birey olarak haklarını elde etmeye çalışıp ‘’hak arama mücadelesinde önlerine çıkan tüm camları kırdılar’’ hakları için siyasette hukukta ekonomide yer edinmek için her türlü zorluğa rağmen ,uğruna öldükleri hakların yasalaşması ve devamı için mücadele ettiler. Tarihsel gelişimde kadınların çabası takdire şayandır.
Her insanın zayıf noktası hassasiyeti vardır. Bu hassasiyetin bilinmesi ve bu alanda alınan her darbe sizde kırık bir cam oluşturur. Kadınlar , haklarını ararken , eşitlik mücadelesi verirken camlarının kırılmasına alıştırıldılar ,kırılan camları ile yaşayıp tekrar tekrar kırılmasına izin verdiler. Sanırım kadınlar bu sorunu aştıklarında haklarını aramaya başladılar. Size bir kez hakaret eden birine camınızı kapatmazsanız ,o cam hep taşlanmaya ve kırılmaya mahkumdur. Çevremiz kırılacak cam bulmayınca uzaklaşmaya ve saygı duymaya başlayacaktır.Her iki durumda da kazanan toplum olacaktır. Araştırmayı yapan zimbargonun ulaştığı diğer ilginç sonuçta :
Zimbardo, şehrin az gelişmiş ve entelektüel mahallerinde aynı deneyi yaptığında sonucun değişmediğini iki farklı kültürde ki mahallede de ; aracın kaputuna balyozla yapılan darbeyle oluşan çöküntüyü gören insanların birkaç dakika içerisinde hasar verme olayına ortak olmasını izlemiş , Zimbardo her iki ortamda da zarar verenlerin çoğunluğunun, öncelikle düzgün ve saygın görünümlü beyazlar olduğunu kaydetmiş ve şu sonucu çıkarmıştır.’bu demek oluyor ki saygın ve nazik olarak bildiğimiz insanlar da , şiddete meyilli insanlar kadar kırık bir cam gördüklerinde kırmaktan çekinmiyor.’Bu sonuç bize , kendimize saygı duyarsak sınırlarımızı korursak ,güçlü birey olursak , toplumun her kesiminde zarar görme ihtimalimizin azalacağını göstermektedir.
Bizi inciten olaylara bir daha olmaz düşüncesi ile tepki vermediğimiz zaman ,başka zarar vermek isteyen insanlarda karşımıza çıkacaktır. Kimsenin camını kırmadan ,kendi camlarımızın kırılmasına izin vermediğimiz bir hayatı yaşamak dileğiyle kadınlar günümüz kutlu olsun.
Av. Bedia mutlu mirzabey